Ne mesafe tanır ne yasak ne de günah hırsız misali ansızın çoktan gelmiştir yüreğinin en dibine.Ve sen yarını olmayan mutluluk uğruna sonuna kadar açarsın yüreğinin tüm kapılarını ..geçmişten kalan yaralarını saracak sanarsın, bunun büyük bir yalan olduğunu bildiğin halde belki dersin belki bu doğrudur,yalansız çıkarsızdır dersin, ama aşk o kadar bencildir ki, geçmişteki acılara yaralara merhem olmak yerine,her defasında daha fazlasını ekler daha fazla yaralar .Ve bir tutam mutluluk ihtimali uğruna oynadığın bu kumarı yine kaybeder ve her defasında eksilirsin çünkü aşk hırsız misali alıp gitmeyi sever ve sana ağlamak için geceleri beklemek düşer...Sehrin tüm ışıkları yansa da sana zifiri karanlık gelir tum Dunya ..Dinlediğin şarkılar, baktığın sokaklar,hatta aldığın nefes bile düğümlenir boğazında. Cünkü aşk,giderken nefesini de almılştır. sonbahar yaprakları gibi, bir bir kuruyup savrulursun etrafa .. Bütün flimler ağlamana bahane olur. Gecenin sessizliğini bozan radyoda senden yana değildir.Cünkü birçok sen vardır gecenin karanlığında.Dinlediğin tüm şarkılar eşlik eder gözyaşlarına.Sessiz ve usulca sokulduğu gibi gitmez aşk.Birçok bahanesi vardır;ya geçmişini cam kırıkları misali avuçlarına bırakır ya da uzaklığı, yasaklığı veya imkansızlığı dinamit misali yüreğinin orta yerine bırakır.Sana yalnizca susmak kalmıştır sessiz çığlıklarla.Sonra tütün önce odana, sonra nefesine siner ve her nefeste eksildiğini bilirsin.ama vazgeçemezsin! Cünkü nefes nefes tukenmektir aşk aslında..