Geçmişi ne yaparsan yap bırakmıyor insanın peşini. Sen ne kadar kaçarsan kaç tekrar geliyor karşına. Hiç beklemediğin bir anda tokat gibi yüzüne vuruyor gerçekleri. Ne kadar silersen sil, hatırlamamaya çalış hepsi tek tek çıkıyor sakladığın yerden. Sen unuttum desen de, geçmişten gelen bir ses, bir mesaj tekrar hatırlatıyor kendini. O sesi duyduğun an nefret ediyorsun kendinden, geçmişinden, yaptıklarından.. Köpek gibi pişman oluyorsun. İçin acıyor..Paramparca oluyorsun.. Ama kendine acıyor canın. Neler yapmışım, nasıl yapmışım diyorsun. Hele birde gelen adam, adam değilse eğer bin kat daha acıyor canın. Görmemezlikten gelsen de o sana söylüyor gerçekleri. O adama değil de, o adam için yaptıklarına üzülüyorsun. Seni kullandım. 2 kelime, 13 harf, binbir acı. Neydim ben, neler yaptım, ne aptallıklar yaptım diyorsun. Kim için? Ne için? Bak sonunda ne oldu ? Herkese karşı geldin de ne oldu? Yine zararlı kendin çıkıyorsun. Yine senin canın yanıyor. Geleceğin olmuyor. Sen, en son güvenilecek adama güvenirsen eğer dünyan herseyin yaparsan onu başına gelen her şeye katlanmak zorundasındır. Bu saatten sonra güvenemezsen kimseye bu senin suçundur. Olan herşey senin suçun olduğu gibi gelecekte yapamadıkların da senin suçundur. Bırakıp geçmişi bakarsan geleceğine aradığın tek şey güvenebilecek biridir, sığınacak bir liman. Yalnızlık değildir sana koyan aslinda güvensizliktir. Güvenmek istersin inanmak.. Çünkü sende eksik olan tek şey budur.